Ana Sayfa Blog Sayfa 7

Mevlana Üniversitesi – Konya

0

Mevlana Üniversitesi – Konya

ÖZET

Mevlana Üniversitesi, Konya’nın Selçuklu ilçesinde 2011 yılında eğitime başlayan bir vakıf üniversitesidir. Temmuz 2016’da 196 öğretim üyesi, 3784 lisans, 349 yüksek lisans ve 36 doktora öğrencisiyle öğretimine devam etmekteydi. Üniversitenin; Tıp, Eğitim, İşletme, Mühendislik ve Hukuk olmak üzere beş fakültesi, dört yüksek okulu, üç enstitüsü ve üç araştırma merkezi bulunmaktaydı. Üniversite kısa eğitim süresinde modern eğitim binaları, eğitim hastanesi ve çeşitli sosyal ve sportif aktivite imkanları ile dünyanın her tarafından gelen öğrencilerine hizmet vermekteydi. 2015 yılında bazı yönetici ve akademisyeleri hedef alan polis operasyonları yaşandı. 2016 Haziran ayında ise üniversitenin kurucu vakfı görevde alınarak üniversite doğrudan kontrol edilmeye çalışıldı.

Mevlana Üniversitesi 23 Temmuz 2016’da Hükümet tarafından Olağanüstü Hal yetkisine dayanan bir Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldı. Üniversite çalışanları ve kurucuları terörist olmakla suçlanıp gözaltına alındı ve bir kısmı hapsedildi. Üniversite çalışanları 15 Temmuz 2016’dan önce bir ve daha sonra da yedi farklı operasyon yapılarak yüzlercesi gözaltına alınarak tutuklandı. Bütün çalışanlar işlerin kaybettiler ve sivil ölüme mahkum edildiler. Öğrencilerin bir kısmı eğitimine devam edemedi, bazıları farklı bölümlere geçmek zorunda kaldılar. Daha önce Mevlana Üniversitesi tarafından sağlanan bursları kesildi ve birçok mağduriyet yaşadılar. Bu mağduriyetler aradan geçen üç yılda henüz giderilmedi.

Üniversite Hakkında Genel Bilgiler

Mevlana Üniversitesi, Konya’nın Selçuklu ilçesinde 2011 ila 2016 tarihleri arasında eğitim veren bir üniversitedir. Gevher Sultan Eğitim, Araştırma, Kültür ve Sağlık Vakfı, 07 Temmuz 2009 tarihinde Mevlana Üniversitesi’nin kuruluş çalışmalarına başladı. Hazırlıkların tamamlanması ile Üniversite 2011-2012 öğretim yılında ilk öğrencilerini kabul ederek eğitime başladı.[1] Üniversite kampüsü Konya’nın batısında Selçuklu ilçe sınırları içinde inşa edildi. Üniversite kampüsü; modern ve kullanışlı olarak inşa edilen eğitim ve idari binalar ve spor ve sosyal tesisler içermekteydi.[2] Üniversite bu kısa tarihinde dünyanın bir çok farklı coğrafyasından gelen yabancı öğrencilere de gönülden ev sahipliği yaptı. Ayrıca birçok farklı ülkeden üniversitelerle de işbirliği ve değişim programları imzaladı ve hayata geçirdi.

Mevlana Üniversitesi kapatıldığı 23 Temmuz 2016 tarihinde, 196 öğretim elemanı ile 3784 lisans öğrencisi, 349 yükseklisans ve 36 doktora öğrencisiyle öğretimine devam etmekteydi. Ayrıca Erasmus ve Bologna programlarıyla da, aktif ve başarılı şekilde Avrupa ülkeleri ile öğrenci ve akademisyen değişimi yapmaktaydı. Mevlana Üniversitesi 23 Temmuz 2016’da Hükümet tarafından Olağanüstü Hal yetkisine dayanarak çıkarılan 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatıldı. Bütün taşınır ve taşınmaz mal varlıkları Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve Hazineye devredildi.

Üniversitenin Eğitim Birimleri:

Fakülteler

    • Tıp Fakültesi
    • Eğitim Fakültesi
    • İşletme Fakültesi
    • Mühendislik Fakültesi
    • Hukuk Fakültesi

Yüksekokullar

    • Adalet Meslek Yüksekokulu
    • Meslek Yüksekokulu
    • Sağlık Hizmetleri Yüksekokulu
    • Yabancı Diller Hazırlık Okulu

Enstitüler

    • Sosyal Bilimler Enstitüsü
    • Sağlık Bilimleri Enstitüsü
    • Fen Bilimleri Enstitüsü

Araştırma Merkezleri

    • Mevlana Üniversitesi Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (MEVUZEM)
    • Mevlana Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi
    • Mevlana Sosyal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (MEVSAM)

Mevlana Üniversitesi Kampüsü

Kapatılma Öncesi Yaşanan Baskılar

Mevlana Üniversitesine karşı 2014 yılı sonu itibarıyla yerel yazılı ve görsel medya üzerinden şiddeti gittikçe artan saldırılar ve karalamalar başlatıldı. Bu saldırıların büyük çoğunluğu iktidar partisinden olan yerel yöneticiler ve bazı parti mensupları tarafından kamuya açık toplantı ve etkinliklerde yapılmaktaydı. Bunlar açıkca nefret suçu işleyerek iftiralarla üniversiteyi her platformda karalamaya çalıştılar. Üniversitenin kamu kurumlarından en tabii talepleri yerine getirilmedi. Kamu kurumlarından hakedişlerini alması dahi engellendi. Yaklaşık iki buçuk yıl süren bu dönemde diğer kurumlar gibi üniversitenin de kendiliğinden tasfiye olması hedeflendi. Hatta bu karalamalar ve asılsız suçlamalar YÖK Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanlığının 07.01.2016 tarihli olumlu olağan denetim raporuna rağmen devam ettirildi.

Konya’da iktidar partisinin Belediyeleri 2013 sonundan itibaren Mevlana Üniversitesine ait bütün kurumları engellemek için olağanüstü çaba gösterdiler ve çeşitli hukuksuzluklara başvurdular. Bunlardan biri de yapımı bitirilen Üniversite Hastanesinin hizmete açılmasının engellenmesiydi. Tamamen kanunlara uygun olarak ruhsatlandırılmış olan hastane binasının hizmete açılması yoğun baskılarla engellendi.[3] Üniversitenin daha önceden kiraladığı ve açılan davaları kazandığı arazi tahsisi ile ilgili olarak Mart 2016’da Selçuk Üniversitesi tarafından tekrar dava açıldı ve tamamen gerçek dışı iddialarla üniversite karalanmaya çalışıldı.[4] Daha önceki süreçlerde kesinleşen mahkeme kararlarını konjonktürel olarak değiştirmeye çalıştılar ve bunun için medya üzerinde karalama kampanyası başlattılar. 22 Mayıs 2015’de Mevlana Üniversitesi’nin eski rektörü Prof. Dr. Bahattin Adam da aralarında bulunduğu 47 kişi Konya’da yapılan bir operasyonla göz altına alındı ve bir kısmı tutuklandı.[5]

2015 yılının son ayında Mevlana Üniversitesi Hastanesi’nin de aralarında olduğu 21 hastanenin Sosyal Güvenlik Kurumu ile olan anlaşmaları iptal edilerek kapatılmaları için baskı oluşturuldu.[6] Mayıs 2016 başında Hükümetin hedef aldığı Hizmet Hareketi ile ilişkili bütün vakıf üniversitelerinin kurucu vakıflarına ve dolayısıyla da üniversitelere kayyım atamalarına başlandı. Mevlana Üniversitesinin kurucu vakfı olan Gevher Sultan Eğitim Araştırma Sağlık ve Kültür Vakfı’na 07 Haziran 2016 tarihinde mahkeme kararı ile kayyım atandı.[7]

15 Temmuz Sonrası Yaşanan Mağduriyetler

15 Temmuz 2016 tarihindeki sözde “Darbe Girişimi” sonrasında Mevlana Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tankut Yalçınöz başkanlığında Üniversite Senatosu Türk demokrasisini destekleyen ve askeri darbeleri lanetleyen bir bildiri yayınladı. Mevlana Üniversitesi’nin de içinde bulunduğu 15 vakıf üniversitesi 23 Temmuz 2016 tarihli ilk Olağanüstü Hal Kararnamesi ile kapatılarak, bütün mal varlıkları bedelsiz olarak Hazineye devredildi. İlginç bir şekilde bütün malvarlıkları ve alacakları Hazine’ye devredilen bu kurumların borçlarının hiç bir şekilde üstlenilmeyeceği, işbu kararname ile ilan edildi.[8] Bu kurumlarda çalışanların tamamı işsiz kaldığı ve Türk Akademyası veritabanından silindikleri gibi, Sosyal Güvenlik Sisteminde (SGK) farklı bir kodla ayrıca şerh düşülerek iş bulmaları imkansız hale getirildi. Kalan tüm alacakları, kıdem tazminatları ve özlük hakları kendilerine ödenmedi. Tutuksuz olarak yargılanmaları devam edenlerin yurtdışına çıkmalarına engel ve kısıt konuldu.

Gözaltına alınan eski Rektör Prof. Dr. Bahattin Adam

Üniversite Çalışanları ve Kurucularına Yönelik Gözaltı ve Tutuklamalar

1. 15 Temmuz 2016 sonrası Mevlana Üniversitesine karşı ilk operasyon 04 Ağustos 2016 tarihinde Mevlana Üniversitesi’nin resmi twitter hesabından ‘14 Ağustos’ mesajı attıkları ileri sürülen bazı üniversite çalışanlarına karşı yapıldı ve propagandayı esas alarak 10 Agustos 2016’da altı kişi tutuklandı.[9]

2. İkinci operasyon 08 Eylül 2016 tarihinde “Konya’da kapatılan Mevlana Üniversitesi’nin akademisyenlerine “FETÖ-PDY operasyonu” adı altında olarak gerçekleştirildi. Bu operasyonda toplam 44 akademisyen hakkında yakalama kararı çıkartıldı.[10]

3. 29 Aralık 2016 Konya’da “FETÖ/PDY” soruşturması adı altında ”Selçuk Üniversitesi ve kapatılan Mevlana Üniversitesi’nde görevli öğretim üyesi, teknisyen ve memurlara yönelik 23 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. Yapılan operasyonda gözaltına alınan 23 kişiden dokuzu tutuklandı, 14’ü adlı kontrol kararıyla serbest bırakıldı.[11]

4. 17 Şubat 2017 İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında kapatılan Mevlana Üniversitesi ile hastanesinin eski çalışanlarına yönelik haklarında gözaltı kararı verilen 98 kişinin yakalanması için 17 Şubat’ta, Konya merkezli 18 ilde eş zamanlı operasyon gerçekleştirdi.[12]

Mevlana Üniversitesinin gasp edilen hastane binası kapatma kararından sadece iki gün sonra Kamu Hastaneler Birliği’ne bağlı Meram Eğitim Uygulama ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı olarak hizmet vermeye başladı. Daha önce ruhsatsız olduğu ileri sürülen binanın ruhsat durumunun sorgulanmaması bir yana, 23 Temmuz Cumartesi günü yayınlanan kararnameden sadece iki gün sonra Pazartesi günü yeni bir hastane olarak hizmete açılması herkesi şaşırttı. İktidar cenahı bunu bir başarı olarak sunarken aslında bu konuda daha önceden hazırlıklı oldukları gerçeğini açığa çıkarmış oldular.[13]

Kapatma kararı sonrası üniversite kampüsünün gasp edilmesi

5. 01 Mart 2017 Kapatılan Mevlana Üniversitesi ile hastanesinin eski çalışanlarına yönelik operasyon kapsamında adliyeye sevk edilen 71 zanlıdan 25’i tutuklandı.

6. 01 Mayıs 2017 Konya’da FETÖ/PDY soruşturması kapsamında KHK ile kapatılan Mevlana Üniversitesi ve Hastanesi’nin eski çalışanlarına yönelik yapılan operasyonda gözaltına alınan 43 kişiden 19’u tutuklandı, 24 kişi serbest bırakıldı.

7. 18 Mayıs 2017 Konya Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında, FETÖ/PDY ile bağlantısı olduğu değerlendirilen ve kapatılan Mevlana Üniversitesinde çalışmış 27 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı.

Öğrencilerin Uğradığı Mağduriyetler

Kapatılmadan önce mezun olan öğrenciler de daha sonra asılsız iftiralarla karalandılar ve diplomaları soruşturma konusu yapıldı. Kapatmalar sonrası devlet üniversitelerine nakledilen öğrencilere terörist ve vatan haini muamelesi yapıldığı medyaya yansıdı. Üniversite kapatıldığı sırada tepkileri azaltmak için verilen sözlerin hemen hiç biri yerine getirilmedi. Sözde garantör olan üniversiteler ayak sürüyerek birçok öğrenciyi kabul etmediler. Kabul ettikleri burslu öğrencileri bir dönem bekletip devre kaybına uğrattılar, bir dönem özel öğrenci statüsünde ders almalarına izin verdiler ve sonrasında da astronomik eğitim paraları talep ettiler.[14] Mezun olanlar dahi; daha sonra iş hayatlarında herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmamak için, devredilen devlet üniversitelerinden diplomalarını değiştirme lüzumunu hissettiler.[15]

Elleri kelepçeli olarak göz altına alınan akademisyenler

Sonuç

Kanunlara uygun olarak kurulan ve TBMM’de kuruluşu onaylanan, sürekli YÖK tarafından denetlenen Mevlana Üniversitesi tüzel kişiliğini kaybetti. Kurumun en üst idari organı Mütevelli Heyeti başta olmak üzere Üniversitede çalışan neredeyse tüm akademik ve idari personel, masumiyet hakkı dikkate alınmaksızın terörist ve vatan haini ilan edilerek işlerinden atıldılar. Mal varlıklarına, banka hesaplarına tedbir ve el konuldu. Yıllar süren tutuklu/tutuksuz yargılamalar sonrasında bir çoğuna absürt iddialarla on çeşitli hapis cezaları verildi. Geçen süre içinde yaşanan hukuksuzlukları düzeltme adına birşey yapılmadı ve hak arama yollarının açılmasına da izin verilmedi.

  1. https://www.haberler.com/mevlana-universitesi-akademik-yili-acilis-toreni-1-2422369-haberi/
  2. https://www.haberler.com/mevlana-universitesi-kampus-acilis-toreni-2153098-haberi/
  3. https://www.pusulahaber.com.tr/torunun-fendi-fetoyu-yendi-476408h.htm
  4. https://emlakkulisi.com/mevlana-universitesine-arazi-davasi-acildi/457481
  5. https://www.haberler.com/paralel-yapi-operasyonu-prof-dr-bahattin-adam-ve-7338596-haberi/
  6. https://www.haberler.com/sgk-sozlesmeyi-tek-tarafli-iptal-etti-hastalar-8022692-haberi/
  7. https://www.cnnturk.com/turkiye/mevlana-universitesinin-bagli-oldugu-vakfa-kayyum-atandi
  8. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/07/20160723-8.htm
  9. https://www.karar.com/gundem-haberleri/14-agustos-tweeti-atanlar-tutuklandi-214414?p=482
  10. http://www.hurriyet.com.tr/kapatilan-mevlana-universitesinde-9-akademisye-40222364
  11. https://www.memurlar.net/haber/635544/selcuk-ve-mevlana-universitesi-calisani-28-kisiye-gozalti-karari.html
  12. https://www.gazeteduvar.com.tr/turkiye/2017/03/01/konyada-19-kisi-tutuklandi/
  13. http://www.hurriyet.com.tr/feto-pdyye-ait-mevlana-universitesinin-hastaneleri-kamu-hastanesi-oldu-37315879
  14. http://www.memleket.com.tr/mustafa-sahin-magduriyete-izin-vermez-24444yy.htm
  15. ttp://platform24.org/haber-arastirma/1686/universitesi-kapatilan-ogrenciler-kaygili

Akademik Yıkımın Arkaplanı: Türk Üniversitelerinde Ne Oldu?

0

Akademik Yıkımın Arkaplanı: Türk Üniversitelerinde Ne Oldu?

Özet

Türkiye’de üniversitelerin kısmen var olan özerkliği ve akademisyenlerin iş güvenliği son beş yılda tamamen yok edildi. Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) 1982 yılından beri üniversiteler için bir denetleme, akreditasyon ve kontrol görevi yapmaktadır. Ancak YÖK, denetlemenin ötesinde doğrudan idare etmek yetkilerine de sahiptir. YÖK 2014’e kadar Cumhurbaşkanı kontrol edilimekteyken bu tarihten sonra Cumhurbaşkanı olan R. T. Erdoğan tarafından doğrudan yönlendirilmektedir. YÖK Başkanı, YÖK tarihinde bir ilk olarak, 2014 Kasım ayında Erdoğan tarafından görevden alındı. Adım adım üniversiteler üzerinde yoğun bir baskı oluşturuldu.

2013 Aralık ayındaki Yolsuzluk Operasyonları sonrasında Gülenistler birinci hedef oldular ve öncelikli düşman ilan edildiler. Bütün kamu kurumlarında olduğu gibi üniversitelerde de cadı avı hazırlıkları yapıldı, listeler hazırlandı. Bu dönemde Gülen Hareketi ile yakınlığı olan vakıf üniversiteleri de yoğun baskı altında kaldılar ve birçok engellemeyle karşılaştılar. 2016 yılı başında, Güneydoğu Anadolu’daki Kürt yoğunluklu kentlerdeki yoğun çatışmaların sona ermesini isteyen bir bildiriye imza atan Barış Akademisyenleri üniversitelerdeki ikinci hedef grup oldu. Temmuz 2016’ya kadar hedef alınan vakıf üniversitelerinin mütevelli heyteleri absürt gerekçelerle azledildi ve bu kurumlar fiilen ele geçirilmeye çalışıldı.

Temmuz 2016’daki şaibeli “darbe girişimi” sonrasındaki ilk pazartesi bütün üniversitelerdeki dekanlar görevden alındı. Bir hafta sonra da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) yetkisine dayanarak 15 vakıf üniversitesi kapatıldı ve bu üniversitelerde çalışan 2808 akademisyen işsiz bırakıldı. Sonraki üç yıl içinde devlet üniversitelerinden 6021 akademisyen Gülenist veya Barış Akademisyeni olmak suçlaması ile OHAL kararnameleri ile üniversitelerden uzaklaştırıldı. İşsiz bırakılan akademisyenlerin tamamına yakını göz altına alındı ve bir çoğu tutuklandı. Sonraki üç yıl boyunca bu akademisyenler, haklarında dava açılmasa veya beraat etseler bile, işlerine dönemediler. Mahkemelerde dava açmaları engellendi ve bu engellemeler hala devam ediyor. Türk üniversiteleri hiç bir akademik güvencenin olmadığı, iktidarın mutlak kontrolünde olan ve derin bir korkunun hakim olduğu kurumlar haline geldiler. Bütün bu etkenlerle demokratik ülkelere yoğun bir beyin göçü devam etmektedir.

Cumhurbaşkanına Endeksli Kurum: Akademi

Bu yazıda Türk Üniversitelerinde kısmen var olan özerklik ve akademik özgürlüklerin yok edilmesinin kısa hikayesini anlatacağız. Türkiye’de 2014 yılına kadar üniversiteler kısmen özerk kurumlardı ve devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin Anayasa ile garanti edilen iş güvencesi vardı. Ancak 2013 Aralık ayındaki Yolsuzluk operasyonları sonrasında Türkiye’de Anayasa de facto olarak askıya alındı. Bütün yetki, kanunlarda verilmese bile, yürütmenin eline geçti. Dolayısıyla mahkemelerin bağımsızlığı ve üniversitelerin kısmi özerkliği ortadan kalktı. Halen kağıt üzerinde var olan Anayasa’ya göre üniversiteleri Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) kontrol etmektedir ve yönlendirmektedir. Bu kurul önceden büyük oranda, şimdi ise tamamen Cumhurbaşkanı tarafından kontrol ediliyor.[1],[2]

Erdoğan’dan önce Cumhurbaşkanları, YÖK üzerinden dolaylı olarak ve rektör atamaları ile doğrudan, üniversiteleri kontrol etmekteydiler. İsterlerse Rektörleri YÖK’ün teklifi ile görevden alabiliyorlardı. Ancak geçmişte Cumhurbaşkanları teamüllere göre davrandılar ve üniversitelere doğrudan müdahale etmediler. Erdoğan, Cumhurbaşkan olduktan üç ay sonra Kasım 2014’de YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’yı görevinden aldı ve yerine kendine yakın olan Prof. Dr. Yekta Saraç’ı atadı. Bu daha önce asla olmayan bir uygulama idi. Daha önceki Cumhurbaşkanları kendileri ile açıkça ters düşen YÖK Başkanlarını bile görevden almadılar, görev süreleri bitene kadar beklediler. Bu yönüyle Erdoğan’ın uygulamaları tamamen baskı oluşturma ve yıldırma amaçlıydı. Nitekim şaibeli darbe girişiminden hemen sonra da YÖK Denetleme Kurulu Başkanı görevden alındı.[3],[4]

Üniversiteler Üzerinde Sistematik Baskı Dönemi: 2014-2016

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı ile beraber üniversite rektörleri üzerinde baskı arttı ve birçok üniversite idarecisi ve bazı rektörler görevden alındı veya istifa etmek zorunda kaldılar. Hizmet Hareketi ile yakın görülen hiç bir akademisyen üniversitelerde yeni kadro bulamadı. Bunlardan idari görevde olanlar idari pozisyonlardan uzaklaştırıldı. Henüz Anayasanın açıkça ihlal edil(e)mediği bu dönemde akademisyenler Anayasada açıkça ilan edildiği için doğrudan mesleklerinden atılamıyorlardı. Ancak değişik devlet kurumlarında bütün muhalifler için tasfiye listelerinin hazırlanmakta olduğu herkes tarafından biliniyordu. Bu dönemde YÖK tarafından hazırlanan Vakıf Üniversiteleri için hazırladığı yeni yönetmelikle bu üniversitelere el koymayı kolaylaştırıyordu.[5] Bu tarihten Temmuz 2016’ya kadar ülkedeki baskı ortamı adım adım arttı. O dönemde Türkiye’de çalışan ve sosyal medyadaki bir yorumundan dolayı alelacele Türkiye’yi terketmek zorunda kalan Romanya’lı bir sosyal bilimci Türk Üniversitelerindeki durumu Çavuşesku Romanya’sına benzetmekteydi.[6],[7],[8],[9],[10],[11]

Erdoğan 2013 sonunda, yolsuzluklarının suçüstü yapılması sonrasında, Gülen Hareketine savaş ilan etti. Bundan sonra Gülen Hareketi ile ilişkili görülen bütün kurumlara baskı yapılmaya başlandı ve 15 vakıf üniversitine de yoğun baskılar ve engellemeler yapıldı. Bu dönemde YÖK üniversitelere karşı dikkatli davranıyor, açıkca hukukun dışına çımak istemiyordu. Ancak birçok kamu kurumu bu üniversiteleri engellemek ve yok etmek için ellerinden geleni yaptılar. Erdoğan ve destekçi medyası bu üniversiteler doğrudan tarafından hedef gösterdiler ve öğrencilerin bu üniversiteleri terketmeleri istediler. Ayrıca kampüslerine Belediye otobüslerininin seferlerini durdurmak, bina ruhsatlarını iptal etmek, daha önceden parasını ödeyerek hazineden satın aldıkları arsalara el koymak ve yeni bina yapımına izin vermemek gibi çok sayıda engelleme ve baskı ile karşılaştılar. Hedefe konan üniversitelerin kapatılması için iktidarın doğrudan kontrol ettiği gazete ve televizyonlar kampanyalar yaptı ve YÖK ve Başkanı tehdit edilerek gereğini yapması için göreve çağrıldı.[12],[13],[14],[15],[16]

Temmuz 2016’daki şaibeli “darbe teşebbüsü” öncesinde bazı devlet ve vakıf ünivesitelerinin öğretim üyeleri göz altına alındı ve bazıları da tutuklandı. Konya’daki operasyonda Mevlana Üniversitesinin eski rektörü Prof. Dr. Bahattin Adam’la beraber 23 kişi gözaltına alındı ve bir kısmı tutuklandı. Kahramanmaraş Sütçüimam Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Fatih Karaaslan, Süleyman Demirel Üniversitesi eski Rektörü Hasan İbicioğlu ile bazı akademisyenler ve İzmir’de faaliyet gösteren Şifa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Ateş “terör örgütü üyeliği, yolsuzluk, evrakta sahtecilik” gibi iddialarla tutuklandılar. Suçlamalar “paralel devlet yapılanması oluşturmak” ve “terör örgütü üyesi olmak”tı ama ortada bir terör olayı yoktu, tutuklanan kişiler zaten kamu görevlisi idi ve tamamen kanuni yollarla geldikleri bu makamda işlerini yapıyorlardı.[17][18],[19],[20],

Ocak 2016’da, kendilerine “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” adını veren bir grup akademisyen (Türkiye içinden ve dışından toplam 2212 imzaya ulaştı), devletin Güneydoğuda şiddet olaylarını bastırmak için aşırı güç kullanmasını ve şehirlerin yıkımı ve sivil ölümlerle sonuçlanan askeri hareketler yapmasını eleştiren bir bildiriye imza attılar. Hükümet ve destekçisi medya bu bildiriye imza atan akademisyenleri ülkeye ihanetle suçladılar ve çok geçmeden bu akademisyenlerin kampanya halinde gözaltına alınma, işten uzaklaştırma ve yargılanma süreçleri başladı.[21],[22]

Tarihler 2015 yılı sonunu gösterirken iktidar muhalif vakıf üniversiteleri kapatmak veya ele geçirmek için başka çözümler üretti. Bu üniversitelerin hastanelerinin Sosyal Sigorta Kurumu (SGK) ile olan anlaşmalarını iptal ettiler veya süresi dolanları yenilemediler. Türkiye’de sağlık hizmetlerinde SGK’nın tekeli olduğu için bu hastanelerin çoğu kapandı. Bazı hastane ve okul binalarını asılsız imar ihlali iddiaları ile yıktılar veya kapattılar. Haziran 2016’da vakıf üniversitelerine karşı tek merkezden yönetildiği anlaşılan operasyon yapıldı. Organize edilen mahkemeler bu üniversitelerin kurucu vakıflarına sudan bahanelerle kayyımlar atadılar ve mevcut vakıf yönetimlerini görevden aldılar. Kayyımlar eliyle bu üniversitelerin yönetimlerini değiştirdiler.[23],[24],[25],[26]

Akademik Hayatın Topluca Yıkımı: Temmuz 2016 Sonrası

15 Temmuz 2016’ya kadar bütün propagandalara rağmen kamuoyu akademisyen ve diğer mesleklerden insanların hiç bir şiddete başvurmadan ve tamamen kurgusal iddialarla “terörist” ilan edilmelerini kabullenmiyordu. Bu nedenle Erdoğan ve ekibi çok zor durumdaydı. Bu sırada 15 Temmuz “Darbe Girişimi” Erdoğan’ın ifadesiyle “Allah’ın bir lütfu olarak” imdatlarına yetişti Benzeri Hitler Almanya’sında görülen bir yaklaşımla Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK’lar) çıkarıldı. Sanki bu üniversiteler darbe yapmış yada darbeyle en küçük bir ilgileri varmış gibi yayınlanan ilk KHK ile 15 vakıf ünivesitesi kapatıldı ve bütün varlıklarına el konuldu. Darbe öncesi ve sonrasında bu üniversitelerin rektörlerinin ve diğer yöneticilerinin birçoğu gözaltına alındı ve tutuklandı. Aradan geçen zamanda binlerce akademisyen gözaltına alındılar ve çoğu tutuklandılar. Bu akademisyenlerin başka kamu kurumlarında çalışması KHK ile yasaklandı.[27],[28],[29],[30]

Vakıf üniversitelerde bunlar olurken devlet üniversitelerinde de benzer şeyler yaşandı. Darbe girişiminden sonraki ilk pazartesi günü (18 Temmuz 2016) YÖK bütün dekanları görevden aldı. Gözden çıkardıkları birkaç rektör dışıdakileri aynı gün Ankara’ya çağırarak Hizmet Hareketi ile ilgili olduğu düşünülen (önceden fişlendikleri anlaşılan) öğretim üyesi ve idari personelin açığa alınması talimatı verdiler. Zaten aynı gün dört rektörü görevden aldılar ve bunların üçü gözaltına alındı. Yaklaşık iki sene önce dönemin Başbakanı’nın “yapacağız” dediği “cadı avı” istedikleri hıza ulaşmış oldu. Ondan sonraki her adımda yayınlanan KHK’larla üniversitelerden atılan binlerce öğretim üyesi eskilere eklendi. OHAL’in kağıt üzerinde kaldırıldığı 2018 Temmuzuna kadar geçen iki yılda adları gazetelerde ilan edilerek işlerinden atılan kamu üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin sayısı 6081 idi. Bu akademisyenlerden haklarında hiç bir dava açılmamış veya beraat etmiş olanların bile kamu kurumlarında çalışması yasaktır ve kendileri ve eşleri pasaport alamazlar, ülke dışına çıkamazlar. Bu “Olağanüstü Hal’in üç ayda biteceği sananlar fena halde yanılmışlardı. Sonuçta Olağanüstü Hal iki yıl sonra kağıt üzerinde kaldırıldığında Türkiye’nin yeni rejimi bir diktatörlüktü ve her olağanüstü şey olağan olmuştu. [31],[32],[33],[34],[35],[36],[37],[38]

Türkiye’de hukuki açıdan hiçbir temeli olmayan bu uygulamalar tam bir soykırıma dönüştü. Vakıf Üniversitelerinden işini kaybeden yaklaşık 2500 akademisyenin yanında devlet üniversitelerinden altıbinden fazla akademisyen atıldı. İnsanlar sadece düşünceleri nedeniyle “terörist” muamelesine maruz kaldı, çoğu gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı. İşlerine geri dönmek için mahkemeye başvurmaları da KHK marifetiyle engellendi, zaten artık ülkede “mahkeme” denilebilecek bir kurum da kalmadı.[39],[40],[41],[42]

Türkiye’de muhalif akademisyenleri yok etmeyi hedefleyen bu süreç maalesef kurumsallaştı ve devam edip gidiyor. Demokratik ülkelere ulaşıp hayata tutunabilen akademisyenlerin yaşanan bu süreci özgür dünyaya, özellikle de akademisyenlere, anlatması bir zorunluluktur. Bu da biz akademisyenlerin sahiplenmesi gereken bir görev olarak duruyor. Bütün bu olanların Batı kamuoyuna yansıyan kısmı ise maalesef çok cılız ve yetersiz. Bu inisiyatif yaşananları olabildiğince açık olarak dünya kamuoyuna duyurmaya çalışıyor. Dileyelim ki başarılı olsun.

  1. https://www.hrw.org/news/2018/05/14/turkey-government-targeting-academics
  2. https://www.eurasiareview.com/07082018-turkey-academic-freedom-under-threat/
  3. https://www.memurlar.net/haber/488994/yok-baskani-cetinsaya-gorevden-alindi.html
  4. https://tr.sputniknews.com/turkiye/201607211024009972-yok-denetleme/
  5. http://www.hurriyet.com.tr/egitim/bir-yonetici-terore-destek-verirse-vakif-universitesi-kapatilacak-40013875
  6. https://www.aksam.com.tr/guncel/ksude-rektor-yardimcilari-istifa-etti/haber-300621
  7. https://www.haberler.com/mau-rektor-yardimcisi-prof-dr-yildirim-gorevinden-6868355-haberi/
  8. https://www.cnnturk.com/haber/turkiye/dicle-universitesinde-iki-profesor-istifa-etti
  9. https://www.cnnturk.com/haber/turkiye/mardin-artuklu-universitesi-rektoru-gorevden-uzaklastirildi
  10. https://www.timeturk.com/rektor-gorevden-alindi/haber-90158
  11. http://bianet.org/english/human-rights/171584-situation-of-academia-in-turkey-reminds-me-of-ceausescu-s-romania
  12. http://www.sivaspostasi.com.tr/haber/basbakan_erdogan_uyardi_cemaat_okullarini_birakin-2659.html
  13. https://www.sabah.com.tr/egitim/2015/01/28/erdogan-talimati-verdi-iste-paralel-yapi-okullari-eylem-plani
  14. http://beyazgazete.com/video/webtv/siyaset-3/basbakan-erdogan-okullara-ogrenci-bulamayacaksin-422890.html
  15. https://www.aksam.com.tr/guncel/erdoganin-cagrisi-okullarini-eritti/haber-473196
  16. https://www.memurlar.net/haber/581318/erdogan-dan-paralel-tabanina-son-uyari.html
  17. https://www.haberler.com/paralel-yapi-operasyonu-prof-dr-bahattin-adam-ve-7338596-haberi/
  18. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/suleyman-demirel-universitesi-eski-rektoru-hasan-ibicioglu-tutuklandi-40071200
  19. https://www.haberler.com/sutcu-imam-universitesi-eski-rektoru-tutuklandi-8431585-haberi/
  20. http://www.aljazeera.com.tr/haber/sifa-universitesi-rektoru-tutuklandi
  21. https://barisicinakademisyenler.net
  22. https://www.timeturk.com/21-akademisyen-gozaltina-alindi/haber-112260
  23. https://www.yeniasir.com.tr/gundem/2016/01/02/21-hastane-sgk-kapsamindan-cikarildi
  24. https://www.ntv.com.tr/turkiye/fatih-universitesine-kayyum-atandi,KfhO-ABUE0KHbzKBrB3lnw
  25. https://www.sabah.com.tr/gundem/2016/07/04/8-universite-400-okula-kayyum-atandi
  26. https://www.cnnturk.com/turkiye/mevlana-universitesinin-bagli-oldugu-vakfa-kayyum-atandi
  27. http://bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/198990-akademide-ihraclar-6-bin-81-e-yukseldi
  28. http://bianet.org/english/law/180165-university-chancellor-elections-lifted-erdogan-will-appoint-chancellors
  29. https://www.sabah.com.tr/gundem/2016/08/06/meliksah-universitesinde-buyuk-operasyon
  30. https://bianet.org/bianet/hukuk/192792-kapatilan-fatih-universitesi-calisanlari-icin-gozalti-karari
  31. https://www.dw.com/tr/istanbul-ve-konyada-akademisyenlere-g%C3%B6zalt%C4%B1/a-19488257
  32. https://www.ntv.com.tr/turkiye/yildiz-teknik-universitesinde-feto-operasyonu-70-akademisyen-gozaltinda,DXr4Q_7UxUWGU30PG4n2bQ
  33. http://www.sonangazetesi.com/haber/3533/5-ilde-31-akademisyen-gozaltina-alindi/
  34. https://www.gzt.com/haber/istanbul-universitesinde-feto-operasyonu-44-akademisyen-gozaltinda-2513986
  35. https://www.haberler.com/eski-rektor-prof-dr-savas-in-da-aralarinda-8670314-haberi/
  36. https://www.memurlar.net/haber/604340/izmir-katip-celebi-universitesi-nde-36-kisi-gozaltina-alindi.html
  37. https://www.aksam.com.tr/guncel/erciyes-universitesinde-100-personele-yakalama-karari/haber-542204
  38. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/dicle-universitesine-buyuk-operasyon-77-gozalti-143645h.htm
  39. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/07/20160723-8.htm
  40. https://stockholmcf.org/crackdown-on-education-sector-in-turkey-victimized-nearly-100000-teachers-and-academics/
  41. https://www.resetdoc.org/story/blow-blow-assault-academic-freedom-turkey/
  42. https://iamcr.org/news/travel-ban

İnsan Hakları İhlalleri

0

Her yıl binlerce akademisyen çoğunlukla siyasi nedenlerle işini kaybediyor ve önemli bir kısmı ülkesini terk etmek zorunda kalıyor. Akademisyenlerin baskıya uğraması tarihte çok görülen bir durumdur. Sokrates’ten İbn-i Sina’ya, Galileo’dan Einstein’a kadar bir çok bilim insanı baskı gördü, haksızlığa uğradı, bazıları hayatını kaybetti, bazıları ülkesini terkedip başka diyarlarda hayatını devam ettirmeye çalıştı. Bu durum modern hayatta da aynıyla devam ediyor.


BBC’deki Profesörün Hezeyanları

Yakın geçmişte Türkiye Cumhurbaşkanı R. T. Erdoğan’ın danışmanı bir Profesör (Prof. Gülnur Aybet) BBC’deki HardTalk programına katıldı ve burada Türkiye’de hiç bir gazetecinin hapiste olmadığını iddia etti.


Katliam Yanlısı bir Profesör

Türkiye’de muhafazakar bir akademisyen olarak bilinen Prof. Dr. Ahmet Akgündüz; Erdoğan iktidarının başdüşman ilan ettiği Gülen Hareketi hakkında “katli caizdir” şeklinde bir fetva verdi.

https://youtube.com/watch?v=RqROH3OH1kE

RAPORLAR & MAKALELER

0

Akademik Yıkımın Arkaplanı: Türkiye’de Ne Oldu?

Türkiye, müslüman nüfusuyla demokrasi ve laikliği, söylem olarak da olsa, bağdaştıran bir ülke görünümündeydi. 2002’de iktidara gelen Adalet ve Kalkınma Partisi başlangıçta demokrasi yanlısı imaj oluşturdu. Türkiye Avrupa Birliği’ne (AB) uyum için önemli adımlar attı ve özgürlükleri genişletti. Ancak zaman içinde partide bütün kontrol tek adamda (R. T. Erdoğan) toplandı. Erdoğan ve yakın çevresi 2010’daki Anayasa Referandumu ve 2011 Genel Seçim başarısı sonrasında ülkede yeterince güç devşirdiklerini düşünerek hızla otoriterleştiler.


Türkiye’de Gasp Edilen 15 Vakıf Üniversitesi

Türkiye, 15 Temmuz 2016 gecesi başlayan garip “darbe teşebbüsü” sonrası bir rejim değişikliği yaşadı. Yaklaşık beş yıl öncesinden başlayan otoriterleşme bu “garip darbe girişimi” sonrasında Olağanüstü Hal (OHAL) Rejminine evrildi. OHAL Rejimi, Hükümete Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile olağanüstü yetkiler veriyordu ancak Hükümet bütün teamülleri ve Anayasa’yı da çiğneyerek bu yetkisini sınırsız şekilde kullandı. 23 Temmuz 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 667 nolu Olağanüstü Hal Kararnamesi (KHK) ile 15 Vakıf Üniversitesi kapatıldı.


Mevlana Üniversitesi – Konya

Mevlana Üniversitesi, Konya’nın Selçuklu ilçesinde 2011 yılında eğitime başlayan bir vakıf üniversitesidir. Temmuz 2016’da 196 öğretim üyesi, 3784 lisans, 349 yüksek lisans ve 36 doktora öğrencisiyle öğretimine devam etmekteydi. Üniversitenin; Tıp, Eğitim, İşletme, Mühendislik ve Hukuk olmak üzere beş fakültesi, dört yüksek okulu, üç enstitüsü ve üç araştırma merkezi bulunmaktaydı. Üniversite kısa eğitim süresinde modern eğitim binaları, eğitim hastanesi ve çeşitli sosyal ve sportif aktivite imkanları ile dünyanın her tarafından gelen öğrencilerine hizmet vermekteydi. 2015 yılında bazı yönetici ve akademisyeleri hedef alan polis operasyonları yaşandı. 2016 Haziran ayında ise üniversitenin kurucu vakfı görevde alınarak üniversite doğrudan kontrol edilmeye çalışıldı.


Süleyman Şah Üniversitesi – İstanbul

Süleyman Şah Üniversitesi, eğitim faaliyetlerine 2010 yılında İstanbul’da başlayan bir vakıf üniversitesidir. Temmuz 2016’da 84 akademisyeni, yaklaşık 2500 lisansüstü ve lisans öğrencisi aktif olarak Üniversite’de eğitimlerine devam ediyordu. Üniversite; Beşeri ve Sosyal Bilimler Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi olmak üzere üç fakülte; Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü olmak üzere iki yüksek lisansüstü enstitüsü ve bir İngilizce Dil Okuluna sahipti.


Canik Başarı Üniversitesi – Samsun

Canik Basari Üniversitesi, Samsun’un Canik ilçesinde 2012 yılında eğitime başlayan bir vakıf üniversitesidir. Temmuz 2016’da 70 akademisyen ve 2220 öğrencisiyle öğretimine devam etmekteydi. Üniversitenin; Eğitim Fakültesi, Fen- Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi olmak üzere dört fakültesi, iki enstitüsü ve dört araştırma merkezi bulunmaktaydı. Üniversite denize nazır modern binaları ve iyi hazırlanmış eğitim programları ile yerli ve yabancı öğrencilerine hizmet vermekteydi. Üniversite, Aralık 2013’de Hükümetin yolsuzluklarını ortaya çıkaran polis operasyonları sonrasında, Erdoğan taraftarlarının hedefi haline geldi. Hükümet yanlısı ulusal ve yerel basında aleyhinde çok sayıda yalan haber yapıldı. 2016 Haziran ayında ise üniversitenin kurucu vakfı görevde alındı ve 21 Temmuz 2016’da Rektör görevden alınarak yerine yenisi atandı.


Şifa Universitesi-İzmir

Şifa Üniversitesi, 2010 yılında İzmir’de kurulan sağlık alanında uzmanlaşmış bir üniversiteydi. Üniversite İzmir Şehir Merkezinde 30 yıldan beri hizmet veren Şifa Hastanelerinin dönüştürülmesi ile kuruldu. “Türkiye’nin Sağlık Üniversitesi” sloganıyla yola çıktı. Şifa Üniversitesi Hastaneleri İzmir’de 13 sağlık merkezinde toplam 800 yatak kapasitesi ile Türkiye’nin en büyük sağlık gruplarından biriydi. Günde yaklaşık 6.000 hastaya sağlık hizmeti veriyorlardı. Temmuz 2016’da kapatıldığı zaman; toplam 322’si akademisyen, 395’i tıp doktoru olmak üzere yaklaşık 2200 çalışanı ve 2.663 öğrencisi vardı. Şifa Üniversitesi’nin üç fakültesi vardı: Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi ve Sağlık Bilimleri Fakültesi. Şifa Üniversitesi her alanda en yüksek standartlarda hizmet üretmekteydi.


Zirve Üniversitesi – Gaziantep

Zirve Üniversitesi, Gaziantep’te 2009 yılında eğitime başlayan bir vakıf üniversitesidir. Kapatıldığı Temmuz 2016 tarihinde 302 öğretim üyesi ve 9500 öğrencisiyle öğretimine devam etmekteydi. Üniversitenin; Eğitim Fakültesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İletişim Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Tıp Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi ve Mimarlık ve Güzel Sanatlar Fakültesi olmak üzere dokuz fakültesi, on farklı dalda eğitim veren Meslek Yüksek okulu, üç enstitüsü ve dokuz araştırma merkezi bulunmaktaydı. Üniversite kısa eğitim süresinde modern eğitim binaları, modern araştırma merkezleri, eğitim hastanesi ve çeşitli sosyal ve sportif aktivite imkanları ile hizmet vermekteydi. Öğrencilerinin % 10’unu dünyanın her tarafından gelen uluslararası öğrenciler oluşturmaktaydı. Zirve Üniversitesi’nin kurucularını hedef alan baskılar 2016 yılında en yoğun boyuta ulaştı. Üniversite’ye 2016 Temmuz ayında kayyım atanarak görevden alındı.


Fatih Üniversitesi-İstanbul

Fatih Üniversitesi, Türkiye’de ilk kurulan vakıf üniversitelerinden biridir. Üniversite’nin ana kampüsü İstanbul’da olmakla beraber Tıp Fakültesi, Hemşirelik Yüksek Okulu, Sağlık Meslek Yüksekokulu ve Meslek Yüksek Okulu 2013 yılına kadar Ankara eğitim verdi. Açılışından itibaren uluslararası öğretim üyesi ve öğrencilerin yoğun olarak bulunduğu Fatih Üniversitesi’nin 2016 yılında 14.011 öğrenci vardı ve bunların 1.214’ü dünyanın 102 farklı ülkesinden gelen öğrencilerdi. Ayrıca 81’i yurtdışından olmak üzere 476 akademisyen’le hizmet vermekteydi. Üniversitenin ana kampüsü Büyükçekmece Gölü kıyısındaki 50 dönümlük bir alanda yer almaktadır.


Gediz Üniversitesi Raporu – İzmir

Gediz Üniversitesi 2014 yılından itibaren Hükümet’in yoğun baskılarına maruz kaldı. Üniversite yönetimi bu baskılardan kurtulabilmek için mütevelli heyetinde değişikliğe gitti ve kamuoyuna açıklamalar yaptı…